Sağlıklı Bilgiler

Maksimum hareket ağrısız yaşam.

Kilo vermenin püf noktaları yada AKUPUNKTUR

 Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen 2. Türk Obezite Kongresinde fazla kilolara bağlı olarak şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kan yağlarındaki olumsuz değişikliklere bağlı kalp ve damar hastalıklarının ciddi şekilde arttığı ifade edildi.

            Bugün Türkiye’de her 100 kişiden 25’ini Obezite ilgilendirmektedir. Toplum sağlığı ile ilgili olarak obezite tüm tıp branşlarını ilgilendirmekle beraber bizi Fizik Tedavi ve Reha-
bilitasyon uzmanı olarak daha fazla meşgul etmektedir.
            Beli ağrıyan, dizleri,  kalçası ağrıyan, belfıtığı, dizlerinde, kalçalarında kireçlenmesi olan, gizli düz tabanlığı olup aşikarlaşan hastalara biraz kilosu varsa kilo vermesini istemek-
teyiz.  Hele obez bir hastaysa mutlaka kilo vermesini istemekteyiz. Dizlerinde kireçlenmesi
olup dizleri ağrıyan bu yüzden hareketlerini, sosyal hayatını kısıtlayan insanlar çok fazla bu hastalardan kilo vermelerini istemekteyiz.
            Sadece Fizik Tedavi Uzmanı olarak benim değil bütün tıp branşlarındaki arkadaşları-
mında  zorlandıkları bir konu bu.Hastadan kilo vermesini istemekteyiz ya spor yap yada az ye demekteyiz bu okadar kolay bir iş değil. İştahı kesilmeyince diyet uyulmamaktadır. Akupunktur işte burda devreye girmektedir. İştahı kesmekle diz ağrılarını kestiği için spora olanak vermektedir.
Hasta dizleri ağrıdığı için spor yapamamakta, uzun yürüyüşler yapamamaktadır. 20 dakikanın altındaki sporlarda hastanın daha çok kandaki ve karaciğerdeki şekerleri yakıldığı için yağlara dokunulmamaktadır. Obez hastalarında  20 dakikanın üzerinde spor yapmaları oldukça zor olmaktadır.
            Hastaya sporla beraber diyetisyene göndermekteyiz. Verilen diyet programları genellikle 3-5 gün bilemediniz en fazla 2-3 hafta uygulanmaktadır. Hastalar kendi kendilerine
3-5 günlük şok diyetler uygulamaktadırlar. Bu yaklaşımla diyet uygulamaları çok yanlıştır.
Birincisi 1 aydan az sürede yapılan diyetlerle verilen kilolar geri alınmaktadır. Nedeni verilen kilo vücuda oturmamıştır. Diyet birden bırakılmamalıdır kademeli yavaş bir geçiş oluşturulmalıdır. İkincisi Diyetisyenlerimizin verdiği diyetler nisbeten hafif diyetlerdir ayda ortalama 3 kilo verdirecek şekilde ayarlanmaktadır.Türk insanı sabırsız her gün tartıya çıkmaktadır.Kilo veremediğini, az verdiğini görünce diyeti bırakmaktadırlar. Üçüncüsü tekrarlı diyet yapıp bırakmalar metabolizmayı hırpalamaktadır. Çok sık diyete girmeler yanlıştır .Diyete başlayınca 1-2 ay çok sıkı diyet yapılsa bile en az devamında 3-4 ay hafifçe- de olsa  diyete devam edilmelidir.
            Diyetisyenlerimizin vermiş oldukları genelde dengeli diyetlerdir. Ama gazete kültürüyle, kulaktan  dolma yapılan diyetler vücutta mineral, vitamin eksiliklerine sebep olmaktadır.
            Birde ilaçla yapılan kilo kontrolleri var. Şu an piyasada iki çeşit ilaç bulunmaktadır.
Birincisi bağırsaklardan yağ atılmasını artırmak suretiyle yağ emilimini azaltarak kilo kontrolü sağlar. Bu ilacı kullanırken eğer biraz yağlı yenilirse tuvalet kontrolü zorlaşmakta, yağ kaçırma olmaktadır. 1 aylık aralarla kullanılmalıdır. Devamlı kullanılacak olursa yağla emilen D vitamini noksanlığı ve sonucunda da kemik erimesi, osteoporoz’a  sebep olmaktadır.
            İkinci ilacımız sinirler üzerinde ciddi yan etkileri olduğundan onu da 1-2 aydan fazla önermiyoruz.
Görüldüğü gibi biz hekimler obezite karşısında hastalar kadar oldukça zorlanmaktayız. Hastaya git kilo ver demek çok kolaycılık ve netice alınması zor bir yol olduğundan. Dr.Kasım Sezen olarak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, hareket sistemi hastalıklarında bir tedavi metodu olarak bel, boyun fıtıkları, romatizmal hastalıklarda gayet başarılı olarak akupunkturu uygularken, kilo verdirme hususunda da akupunkturu uygulamaktayım ve çok iyi neticeler almaktayım.
            Çağımızın en önemli tedavi metotlarından  akupunkturdur. 5000 yıllık bir tecrübenin ürünü olan akupunktur vücudun kendi doğal ilaçlarını kullandıran sadece iştah kesmekle  kalmayıp, vücudun bütün dengelerini sağlayan harika bir metottur .
            Akupunkturun haftada bir-iki defa  uygulanması yan etkilerinin olmaması, diyet ve sporla harika kombinasyonu onu öne çıkartan avantajlarıdır.
            Özellikle vücut akupunkturu metabolizmayı düzenlemekte, diyete başlandığında bazal metabolizmayı düşürtmemekte, düşük kalorili, 800 kalori gibi bir diyet verilmesine rağmen spor yaparken bile ne tansiyonu, ne şekeri düşmekte, halsizlik, yorgunluk,olmamaktadır.İştahı kestiği için az bir gıda ile doyulmakta. Öğünler vaktinde yenilirse hiç açlık hissedilmemekte, tok tutmaktadır.
            Ayrıca kalori yaktırıcı, yağları eritici tesirleri vardır.Stresten veya mide kazıntılarından dolayı yeme ihtiyacını ortadan kaldırmaktadır.
            Bizzat benim yapmış olduğum bir çalışmada 2 ay tedaviye devam eden hastalarda baryumlu mide grafilerinde mide hacmi yarı yarıya küçülmektedir.
            Akupunkturla birlikte diyet ve spor önermekteyiz. Günde en az yarım saatlik hızlı bir yürüme vücudun proteinleri, adelesi  yerine yağlardan yakmaya yetmektedir.
            Diyete evde bulunabilir şeyleri koymak gerekir. Nedeni obez hastalar diyeti çabuk bozma yönünde bir meyil göstermektedirler. Evde sevdikleri şeyleri bulundurmamak gerekir.
            Bizim diyetimizin en önemli iki unsuru var. Birincisi 3 öğün haricinde öğün arası yapılmamasıdır. Sebebi öğünde yenilen gıda 4 saat içinde harcanmakta. 4.saatten sonra vücut yağları kullanılmaktadır. Öğün arasında çok küçük bir bisküvi parçası bile bu dört saati 5-6 saatten geriye atmaktadır. İkincisi şudur: Su içmeyi öğrenmek Her öğünden hemen önce 2 büyük bardak su içildiğinde az bir şeyle doyulmaktadır.  Sadece bu iki prensip bile  hayat boyu uygulansa obesitenin önüne geçilebilir.
            Öngörülen sağlıklı kilo verme ayda 4-5 kilodur. Biz akupunkturla ortalama ayda 7 kilo verdiriyoruz.  8-10 haftada bir ara vererek programa devam ettiğimizde akupunkturun ve sağlıklı bir diyetin yardımıyla bu 7 kilo hasta psikolojisi göz önüne alındığında gayet optimal
görülmektedir.